24 Temmuz 2012 Salı

Asitli Lipton İce Tea


Marketlerdeki içecek raflarına Fuse Tea’nin gelmesiyle buzlu çay konusundaki seçenekler arttı ancak bu ürünler birbirlerinin benzeri olmaktan öteye gidememekteler.Yurtdışında oldukça çeşitliliğe sahip olan buzlu çay sektörü ülkemizde limon-şeftali-mango ve ananaslıdan dan ibaret.Sıkı bir buzlu çay tüketicisi olduğumu bilen arkadaşım yurtdışı seyahati sonrasında bana bu ürünü getirdi.İşte Asitli Lipton İce Tea.



23 Temmuz 2012 Pazartesi

Watchmen


Ankamall' de gezinirken akşam için DVD almaya D&R' a uğradığımda tüketim dünyasının ürünler üzerindeki etkisini arttırmada görselliği kullanırken ne kadar başarılı olduklarını farkettim.Yeni DVD'lerde bu tarz çalışmaları daha fazla görebiliriz.



19 Temmuz 2012 Perşembe


Zamanının çoğu seyahetlerle geçiyordu, her gün başka bir yerde uyanıyordu. Hayatı tek kullanımlık şeyler üzerine kurulmuştu, tek kullanımlık çay, tek kullanımlık şeker, tek kullanımlık şampuan. Yolculuklarda tanıdığı arkadaşlar, tek kullanımlık arkadaşlardı.Ancak içlerinden sadece Tyler Durden Farklıydı.İşte Fight Club böyle başlar.Yolculuklarda yolculuğun süresi mi yeterli değildir arkadaş olabilmek için, güven mi kurulamaz kısa sürede bilemem…26 Haziran’da bir gün sonrasındaki gezi programına yetişebilmek adına Erzurum’a doğru yola koyulmuştum. Yolculuğumun bana hoş bir sürpriz hazırlacağından habersiz, uzun süren bir yolculuk öncesi her zaman ki gibi kendimi rahat bir koltuğa atmanın telaşı içerisindeydim. Fakat yolculuğum şuan da bulunduğum şehre gelmemi sağlayan bir sürprizi içinde barındırıyormuş meğer. Yolculuğum esnasında tanıştığım yol arkadaşımın AB Bakanlığı’nda staj için bir kapı açacağından habersiz keyifli bir sohbete koyulmuşken, kendisinden staj için gelen teklif her öğrencide olacağı gibi bende de büyük bir heyecan uyandırdı. Sonrasında gelişen olaylar neticesinde şu anda Ankara’da AB Bakanlığı stajyeri olmaktan büyük bir mutluluk duyarak sizlere Ankara’dan bildiriyorum..

Bir mekan değişikliği kısaca benim için.Ankara’da yeni bir düzen, bilmediğin yollarda.Bir geri dönüş aslında uyumanın en iyisi seçenek olduğu, eskiden kaldığım yurt odalarına.Her neyse bu kadar edebiyata boğulmadan uzatmamak lazım.Staj yapmak için güzel bir yer.Güleryüzlü insanlar ve stajyerlere önem vermekteler.İlk gün ASO’da eğitime katılarak başlıyorum.En kısa zamanda sıkıntıdan patlamamak için Ankara’da yapılacaklar diye arama motoruna yazmak gerekiyor demek ki, bu satırları okuyanlardan bir çözüm önerisi gelir belki ?

Aslında internette gezinirken aspava kısmı aklımda kalan bir yazı okuduğumu da anımsar gibiyim.Gerçekten güzel paylaşımların olduğu bir site tavsiye ederim okumanız için.


Bknz : http://www.birinciblog.com/ankarada-yasamanin-10-hali/

4 Temmuz 2012 Çarşamba


Anadolu’dan Dünya’ya Uluslararası bir Sempozyum:
ŞİDDETİN SOSYAL DİNAMİKLERİNİN ANLAŞILMASI VE ÖNLEYİCİ STRATEJİLERİN GELİŞTİRİLMESİ SEMPOZYUMU
(28-29 Haziran 2012)
ERZURUM
Duyuru panosuna dikkatimi 1 dakika vererek, web sitesini not alarak başvurduğum  ve geçtiğimiz hafta katıldığım bir sempozyumun hikayesi bu. Kendi başvurumu yaptıktan sonra da ilgisini çekebileceğini düşündüğüm abim ve kuzenimle duyuruyu paylaştım. Erzurum bu noktada bir buluşma noktası oldu.  Emniyet teşkilatının AB desteğiyle hazırlamış olduğu, toplumsal bir gerçek olan şiddet temasının incelendiği bir sempozyum. Organizasyonun başından sonuna kadar emniyet teşkilatı üyelerinin özveriyle katılımcılarla ilgileniyor olması benim kanaatimce polisin toplumdaki imajını yenilemede oldukça önemli bir etkinlikti. Son zamanlarda güncel olarak medyadan takip ettiklerim doğrultusunda polisin imajı zedelenmeye çalışılıyor. Toplumsal şiddetin medyaya çarpıtılarak aktarılmasıyla polis imaj konusunda zihinlerde uzak durulması gereken ögeyi çağrıştırırken, bu tarz etkinliklerle olumsuz imajı düzeltme konusunda harekete geçmiş oluyor. Emniyet teşkilatının bu amaçla maskot karakter olarak “POLİCAN” ı oldukça sempatik bir imaj sergiliyor. Şiddetin her yönüyle irdelendiği sempozyumun programı oldukça doyurucu geçti. İlk gün yurtdışından alanında yetkin yabancı katılımcıların bildirilerinin sunumları ve gala yemeğiyle geçti. Ertesi gün ise aynı anda bir çok oturumun olduğu yoğun ve yine doyurucu bir sempozyum günü geçirildi. Öğretmen olan abim eğitimde şiddet temalarının incelendiği oturumları takip ederken, savunma alanında eğitim almış olan kuzenim ise şiddet ve uygulanabilirliğinin tartışıldığı oturumlara katıldı. Ben ise şiddetin toplumsal yeri ve bireylerin üzerindeki etkilerinin akademisyenlerce tartışıldığı oturumlara katılmayı tercih ettim. Birçok oturumun aynı anda gerçekleştiği sempozyumda her kesimden katılımcı ilgi duydukları alanlara göre amfilerdeki oturumlara katıldı. 500’e yakın katılımcının olduğu sempozyumda her kesimden katılımcının olması organizasyonu daha da renkli hale getirdi. Sempozyumda yer alan afiş sergisi, görsel unsurların insan zihninde her zaman daha çarpıcı olduğunun bir kanıtı gibiydi. Afişlerde şiddetin görsel anlamda zihinlerde uyandırdığı etkiyi çok başarılı buldum. Sempozyumun son gününde şehre gelen başbakan R. Tayip Erdoğan sebebiyle trafik oldukça yoğundu. Erzurum’a gelip de Çifte Minareli Cami ve Selçuklular döneminden günümüze kadar gelmiş olan eserleri görmemek olmazdı. Organizasyonda bu detaya da yer verilmişti. Sempozyum bitimlerinde düzenlenen sosyal turlarla şehrin önemli simgelerini de görme fırsatı elde ettik. Kısa süren ama doyurucu geçen iki gün sonunda yine yollara düşme zamanı gelmişti. Bir başka macerada buluşmak üzere…