3 Aralık 2012 Pazartesi


Reklamdaki ürün ülkemize ait olmasa da bu kadar başarılı bir reklamda,Türk bir bakkal ve raflarda yer alan diğer ürünleri görmek oldukça hoşuma gitti, tavsiye ederim :)

17 Kasım 2012 Cumartesi

AKILLARA ZİYAN YARIŞMA YENİ ASIR CV TASARIM YARIŞMASI; KATILIN ÇILDIRIN, ÇILDIRIN KATILIN, HATTA KAZANIN !


Yeni Asır Gazetesi iş dünyasında çığır açan bir organizasyona imza attı. Kafalarda bıraktığı soru işaretleri yaptığı hataları kabul etmemeleri eşsiz bir yarışma düzenledi. Yarışmanın 4 kazananı vardı fakat asıl kazanan Yeni Asır CV Tasarım organizasyonu oldu. Kendileri açık ara farkla yılın en şaibeli organizasyon yarışmasında 1.lik ödülümüze hak kazandı.
                30 Eylül – 13 Kasım 2012 tarihleri arasında düzenlenen saygın jüri üyelerinden oluşan yarışma 11 adet katılım şartı bildirdi katılımcılara. Anlaşılan kendileri de kendi kurallarından habersizdi 7. Madde dışında 7. Değerlendirme jüri kurulu tarafından bir günlük bir çalışmayla yapılacak ve kurul kararları hakkında herhangi bir itiraz kabul edilmeyecektir.
3. madde çok kısa ve anlaşılır. 3. Cv’ler Türkçe olacaktır. Sonuçların açıklandığı gün 1. Cv ingilizce idi. Dikkatli bir takipçi bunu hatırlattıktan hemen sonra 1. Cv hemen türkçe olanı ile değiştirildi. Kendilerine bu durum hatırlatıldığında açık açık Cv’nin türkçe olanı ile değiştirildiği açıklandı. Merak edilen şu bu cv hangi haliyle oylandı tasarım sayfası admini yada jüri kurallardan haberdarmıydı?
Diğer bir madde 9. Adaylar bizzat kendilerinin yaptığı özgün çalışmalarla yarışmaya katılabilirler. Aksi durumların ortaya çıkması halinde, başvuru geçersiz sayılır. Aday ödül almışsa bile ödül iptal edilir. İptal edilen ödül, bir sonraki adaya tevdi edilir. Yarışmada 4. Olan facebook formatında cv daha önce yurt dışında ve yurt içinde onlarca örneği olan bir Cv idi. Hatta Dilek Oluklu isimli bir öğrenci Türkiye’deki ilk örneğini çok farklı platformlarda defalarca paylaşmıştır. Bu daha önce de jüri üyelerine ve organizasyon sayfasına iletildi.
Burada açık olarak 9. Madde ihlal yada gözardı edilmiştir. Yapılan itirazlar karşısında organizasyonun kendinde kusur bulmaması kafalar şöyle bir soru bıraktı acaba ben özgün kelimesinin anlamını bilmiyormuyum? Açıp  TDK sözlüğüne baktım
‘’1. sıfat Yalnız kendine özgü bir nitelik taşıyan, orijinal, ibdai’’ yazıyordu. Anlaşılan birileri özgün kelimesinin anlamını bilmiyordu yada şuursuzluk konusunda tam anlamıyla özgün olmaya çalışıyordu. Bence başarmışlar bize de kendilerini tebrik etmek düşer.
Tebrikler  Yeni Asır Cv Tasarım Yarışması

1 Kasım 2012 Perşembe

Tütün Kağıtlarından Kitap !




Daha önce yenilebilen yemek kitabını blogumda yazdıktan sonra rastladığım bu bilgi oldukça ilgimi çekmiş durumda.Satın aldığım şarkıcı ve grupların albümlerinde şarkı sözlerinin yer aldığı kartonet benim için oldukça önemlidir.En son aldığım albüm olan Siyah Bir Veda Öpücüğü albümünü de bu konuda oldukça özgün bulmaktayım.Albümün ilk 10.000 baskısında Cem Adrian tarafından bizzat, teker teker siyah rujla öpülüp, 'siyah veda öpücüğü' bırakılmıştır.Açık konuşmak gerekirse bu açıklamayı duyduktan sonra Ankara oturan arkadaşıma albümü satın alıp bana göndermesi ile başlayan heyecanımın albümü elime alınca kaybolduğunu söylemeyi de eklemek isterim.Gelelim yazının konusuna Snoop Dogg ismini ilk duymam yıllar öncesine rastlar o dönemde abimin bir arkadaşı için yurtdışından albümü sipariş etmesi sonrası müzik zevkimden oldukça uzak olmasına rağmen incelemiş ve bir dönem Blue Jean başta olmak üzere müzik dergilerini takip eden bir ergen olarak bu isimin yaşadığı sansasyonel olaylarla adını sıkça duymuştum.Snoop Dogg sınırlı sayıda çıkarmış olduğu kitabının sayfaları tütün sarma kağıtlarından oluşup, kibrit kutusunu andırmakta.Ayrıca kitaba kibrit eklenerek sayfaların koparılarak tütün içmek de mümkün.Bu konuyu açıklayan bir videoda hazırlanmış.


http://www.youtube.com/watch?v=3zVm7rf5VqI

6 Ekim 2012 Cumartesi

Tasarımlarıyla adından söz ettirip hayatımıza büyük bir hızla giren İKEA birçok insanın hayallerindeki evi süslemekte.Özellikle bu kategorideki bir üründe beklenmeyecek kadar yaratıcı bulduğum bu ürünü sizlerle paylaşıyorum


27 Ağustos 2012 Pazartesi

Bugünlerde filtresi sayesinde suyu temizleme özelliğine sahip su şiselerinden almayı düşünen birisi olarak işlevsellik ve taşınması üzerine olumsuz olarak gördüğüm bu özellikleri  geride bırakabilecek başka özelliği bu üründe gördüm.Kullanılmaması durumunda oldukça küçülebilecği gibi istediğiniz takdir de 500ml lik bir şişe görüntüsüne de getirebiliyorsunuz.Ancak bu şişelerin suyu temizleme gibi herhangi bir özelliği olmamasına rağmen oldukçagüzelpratik.İlkbaşta anlattığım özelliği bilmeyenler için de bir video ekledim.

19 Ağustos 2012 Pazar

Kötü ve tasarım yoksunu binalar için güzel bir çözüm bence, yine Londra' dan bir manzara.Ülkemizde de farklı şekillerde uygulanabileceğini düşünüyorum
 

Leeds Castle gezimde fotoğrafladığım bir durum.
İngiliz aile, çocukları ile rahatça dolaşabilmeleri için sıradışı bir çözüm bulmuş :)

Buda yazıyı yazdıktan 1 gün sonra evime doğru giderken karşılaştığım bir durum.

12 Ağustos 2012 Pazar

LEGO Group

80.ci yaşını kutlayan LEGO için birçok ülkede hazırlıklar yapılmakta.Bugün olimpiyatı izlemek için gittiğim Londra' da gezinirken 1 milyon lego parçasının kullanılmasıyla yapılan dünya haritası da bu konu için tam isabet oldu.Ayrıca yıldönümü için Güney Kore'de yeni bir dünya rekoru için kulesi inşa ediliyormuş.1988 de başlanıp gelenekselleşen kule yapımı ilk olarak Londra’da gerçekleşmiş.  



24 Temmuz 2012 Salı

Asitli Lipton İce Tea


Marketlerdeki içecek raflarına Fuse Tea’nin gelmesiyle buzlu çay konusundaki seçenekler arttı ancak bu ürünler birbirlerinin benzeri olmaktan öteye gidememekteler.Yurtdışında oldukça çeşitliliğe sahip olan buzlu çay sektörü ülkemizde limon-şeftali-mango ve ananaslıdan dan ibaret.Sıkı bir buzlu çay tüketicisi olduğumu bilen arkadaşım yurtdışı seyahati sonrasında bana bu ürünü getirdi.İşte Asitli Lipton İce Tea.



23 Temmuz 2012 Pazartesi

Watchmen


Ankamall' de gezinirken akşam için DVD almaya D&R' a uğradığımda tüketim dünyasının ürünler üzerindeki etkisini arttırmada görselliği kullanırken ne kadar başarılı olduklarını farkettim.Yeni DVD'lerde bu tarz çalışmaları daha fazla görebiliriz.



19 Temmuz 2012 Perşembe


Zamanının çoğu seyahetlerle geçiyordu, her gün başka bir yerde uyanıyordu. Hayatı tek kullanımlık şeyler üzerine kurulmuştu, tek kullanımlık çay, tek kullanımlık şeker, tek kullanımlık şampuan. Yolculuklarda tanıdığı arkadaşlar, tek kullanımlık arkadaşlardı.Ancak içlerinden sadece Tyler Durden Farklıydı.İşte Fight Club böyle başlar.Yolculuklarda yolculuğun süresi mi yeterli değildir arkadaş olabilmek için, güven mi kurulamaz kısa sürede bilemem…26 Haziran’da bir gün sonrasındaki gezi programına yetişebilmek adına Erzurum’a doğru yola koyulmuştum. Yolculuğumun bana hoş bir sürpriz hazırlacağından habersiz, uzun süren bir yolculuk öncesi her zaman ki gibi kendimi rahat bir koltuğa atmanın telaşı içerisindeydim. Fakat yolculuğum şuan da bulunduğum şehre gelmemi sağlayan bir sürprizi içinde barındırıyormuş meğer. Yolculuğum esnasında tanıştığım yol arkadaşımın AB Bakanlığı’nda staj için bir kapı açacağından habersiz keyifli bir sohbete koyulmuşken, kendisinden staj için gelen teklif her öğrencide olacağı gibi bende de büyük bir heyecan uyandırdı. Sonrasında gelişen olaylar neticesinde şu anda Ankara’da AB Bakanlığı stajyeri olmaktan büyük bir mutluluk duyarak sizlere Ankara’dan bildiriyorum..

Bir mekan değişikliği kısaca benim için.Ankara’da yeni bir düzen, bilmediğin yollarda.Bir geri dönüş aslında uyumanın en iyisi seçenek olduğu, eskiden kaldığım yurt odalarına.Her neyse bu kadar edebiyata boğulmadan uzatmamak lazım.Staj yapmak için güzel bir yer.Güleryüzlü insanlar ve stajyerlere önem vermekteler.İlk gün ASO’da eğitime katılarak başlıyorum.En kısa zamanda sıkıntıdan patlamamak için Ankara’da yapılacaklar diye arama motoruna yazmak gerekiyor demek ki, bu satırları okuyanlardan bir çözüm önerisi gelir belki ?

Aslında internette gezinirken aspava kısmı aklımda kalan bir yazı okuduğumu da anımsar gibiyim.Gerçekten güzel paylaşımların olduğu bir site tavsiye ederim okumanız için.


Bknz : http://www.birinciblog.com/ankarada-yasamanin-10-hali/

4 Temmuz 2012 Çarşamba


Anadolu’dan Dünya’ya Uluslararası bir Sempozyum:
ŞİDDETİN SOSYAL DİNAMİKLERİNİN ANLAŞILMASI VE ÖNLEYİCİ STRATEJİLERİN GELİŞTİRİLMESİ SEMPOZYUMU
(28-29 Haziran 2012)
ERZURUM
Duyuru panosuna dikkatimi 1 dakika vererek, web sitesini not alarak başvurduğum  ve geçtiğimiz hafta katıldığım bir sempozyumun hikayesi bu. Kendi başvurumu yaptıktan sonra da ilgisini çekebileceğini düşündüğüm abim ve kuzenimle duyuruyu paylaştım. Erzurum bu noktada bir buluşma noktası oldu.  Emniyet teşkilatının AB desteğiyle hazırlamış olduğu, toplumsal bir gerçek olan şiddet temasının incelendiği bir sempozyum. Organizasyonun başından sonuna kadar emniyet teşkilatı üyelerinin özveriyle katılımcılarla ilgileniyor olması benim kanaatimce polisin toplumdaki imajını yenilemede oldukça önemli bir etkinlikti. Son zamanlarda güncel olarak medyadan takip ettiklerim doğrultusunda polisin imajı zedelenmeye çalışılıyor. Toplumsal şiddetin medyaya çarpıtılarak aktarılmasıyla polis imaj konusunda zihinlerde uzak durulması gereken ögeyi çağrıştırırken, bu tarz etkinliklerle olumsuz imajı düzeltme konusunda harekete geçmiş oluyor. Emniyet teşkilatının bu amaçla maskot karakter olarak “POLİCAN” ı oldukça sempatik bir imaj sergiliyor. Şiddetin her yönüyle irdelendiği sempozyumun programı oldukça doyurucu geçti. İlk gün yurtdışından alanında yetkin yabancı katılımcıların bildirilerinin sunumları ve gala yemeğiyle geçti. Ertesi gün ise aynı anda bir çok oturumun olduğu yoğun ve yine doyurucu bir sempozyum günü geçirildi. Öğretmen olan abim eğitimde şiddet temalarının incelendiği oturumları takip ederken, savunma alanında eğitim almış olan kuzenim ise şiddet ve uygulanabilirliğinin tartışıldığı oturumlara katıldı. Ben ise şiddetin toplumsal yeri ve bireylerin üzerindeki etkilerinin akademisyenlerce tartışıldığı oturumlara katılmayı tercih ettim. Birçok oturumun aynı anda gerçekleştiği sempozyumda her kesimden katılımcı ilgi duydukları alanlara göre amfilerdeki oturumlara katıldı. 500’e yakın katılımcının olduğu sempozyumda her kesimden katılımcının olması organizasyonu daha da renkli hale getirdi. Sempozyumda yer alan afiş sergisi, görsel unsurların insan zihninde her zaman daha çarpıcı olduğunun bir kanıtı gibiydi. Afişlerde şiddetin görsel anlamda zihinlerde uyandırdığı etkiyi çok başarılı buldum. Sempozyumun son gününde şehre gelen başbakan R. Tayip Erdoğan sebebiyle trafik oldukça yoğundu. Erzurum’a gelip de Çifte Minareli Cami ve Selçuklular döneminden günümüze kadar gelmiş olan eserleri görmemek olmazdı. Organizasyonda bu detaya da yer verilmişti. Sempozyum bitimlerinde düzenlenen sosyal turlarla şehrin önemli simgelerini de görme fırsatı elde ettik. Kısa süren ama doyurucu geçen iki gün sonunda yine yollara düşme zamanı gelmişti. Bir başka macerada buluşmak üzere…







2 Mayıs 2012 Çarşamba

Gönlümün Sağ Alt Köşesi

Uzun süredir evimden uzaklarda olduğum yolculuğumu noktalamışken yazmaktan da uzakta kaldığımı fark ettim.Hakkari’ye gitmişken burasını yazmamak olmaz.Van Ferit Melen Havalanından alındıktan sonra asıl yolculuğun başladığını şehir dışına çıktığınız ilk dakikalardan itibaren anlıyabiliyorsunuz.Yüksek dağlarla çevrelenmiş kıvrımlı yollardan geçmek, Zap suyunun akışını izlemek, iştahla yenilen uçkun bitkisinin tadına bakmak, Devrimci Gençlik köprüsünden geçerek hatıra fotoğrafı çektirmek kısacası tüm yolculuk oldukça keyifliydi.Hakkari’ye gidiş sebebime gelicek olursak ATİ Gençlik ve Spor Kulübü Derneği’nin Eylem 5.1 projesi olarak 81 ilden gelen katılımcı ile gerçekleştirilen Bilişimde Yeşil Zirvesi idi.Programa katılanlar arasında ise Microsoft Türkiye Kamu İşleri ve Kurumsal Sosyal Sorumluluk Müdürü Erdem ERKUL, Greenpeace Türkiye Akdeniz Direktörü Dr. Uygar Özesmi, EKOIQ Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Barış Doğru konuşmacılar arasında yer aldı.















Faydalı linkler:
http://www.atigenclik.com/
https://www.facebook.com/groups/246858035334581/ Ati Gençlik Derneği Facebook Grubu

18 Nisan 2012 Çarşamba

Lisina

           Karnımdan gelen açlık sinyallerine kulak verip saat 12 de çıkan yemeğe yetişmek üzere okulun yolunu tutup büyük iştahla masaya oturduktan sonra yemeğe çatalımı uzatırken telefonuma nerden geldiğine kanaat getiremediğim sabit telefon numarasından gelen arama ile Lisina gönüllü doğa eğitmenliği projesine seçilmiş olduğumu mutluluk duyarak öğrenmiş oldum.Üzerinden 10 dk geçmeden bir diğer yolculuk tarihimde netleşmiş oldu.Hakkaride gerçekleşecek olan Bilişimde Yeşil Zirvesine başvuru yapmış olduğum zirveye memnuniyetle katılabileceğim cevabını verdim.
            Burdur’a yolculuk öncesi açıköğretim sınavından çıkıp apar topar eşyalarımı hazırlarken acaba şunuda mı alsam bunu damı alsam derken dışarıdan gelen halk otobüsü sesi ile Burdur otobüsüne geç kalacağımı fark ederek acele ile otobüsün peşinden koşup yetişemeyeceğimi anlayarak otostop yapmaya karar verip üstelik otogara erken dahi gelmiş oldum.
            Yolculuk sonrası Burdur merkeze  gelerek otogar binası olduğuna kanaat getiremediğim binanın önünde 2 defa geçip otogar olduğunu anladıktan sonra kuzenimle buluşup minibüsle Lisina proje alanına yakın olan Karakent yol ayrımında  4x4 araçla alınıp Kanseri önleme amacıyla ,Veteriner Hekimi  Öztürk Sarıca önderliğinde 9 alt proje ile çalışmalarına devam eden Lisina dünyasına gelmiş oldum.
            Burdur gölünün kıyısında kurulan Türkiye’nin ilk yaban hayatı rehabilitasyon merkezi olma özelliğini taşıyan alanda özlemini yaşadığım doğa hayatını bulmuş oldum.Alanın tasarımı, kalıntılardan alınmış ağaçlardan oluşturulan odunlarla yapılmış yerleşim yerleri,çadır ve listenin uzamasına sebeb olan sayamadığım bir çok şey beni etkileyenler arasında.
Alanda organik tarım uygulanmakta.Bir  çok yaban hayvanı tedavi ve bakımı yapılmakta.
Lisinia’da gelen misafirlere özel kendi üretimleri olan daha önce duymadığım  oldukça lezzetli olan karpuz pekmezi ikram ediliyor.Çeşitli bölgelerden gelmiş gönüllülerle olan sohbetler ise ayrıca keyifli.Ortamda ilk dakikadan itibaren
Yıllardır tanışmış gibi samimiyet içerisinde.Çok geçmeden şehir hayatında bulmakta zorlandığımız kahvaltı sofrasına oturduk.Ayşe’nin yaptığı ispanaklı kek eşliğinde iştahla yapılan kahvaltı sonrası alanı gezerek daha fazla bilgi sahibi oldum.Daha sonra çadıra geçip öğlen yemeğinde ne yapalım sorusu ile alana geldiğimden beri aklımda olan kerpiç fırında pide yapma fikrinden onay alıp hadi yapalım çağrısına uyarak ilk kez yaptığım  pideyi fiyaskoya uğramadan diğer arkdaşların yardımı ile hazırlayarak kısa sürede mideye indirdik.
            Alana birçok misafir gelmekte ve gelen misafirlere alanın gezdirilmesi genellikle bizlere düşmekte.Farklı lise ve ilköğretim okullarından gelen öğrencilere farkındalık yaratmak amacıyla doğa konusunda sunum eşliğinde eğitim vererek öncesi ve sonrasında yaşadıklarını gözlemlemek gerçekten görülmeye değer.
Ayrılış günü geldiğinde Burdur’dan ayrılmadan önce yemeden gitmek olmaz diye düşündüğüm Burdur şiş için farklı lokanta adresleri verilmesine rağmen lezzet durakları programıyla bilinen Mehmet Yaşin’in izinden giderek Özsarı’yı kebab salonunu seçtim ve Burdur’a yolu düşenlere tavsiye ederim.Merak edenler için çektiğim fotoğrafı eklemeyi de unutmadım.



























4 Nisan 2012 Çarşamba

BİLİNÇLENDİR(ME)MEK

Son yıllarda kamuoyunun yakından ilgilendiği ve çok büyük çapta katılım gösterdiği bir sosyal proje var. ‘Mavi Kapak’ dersem büyük küçük her yaştan insanın bu gönüllülük hareketi hakkında az çok kulak aşinalığı ya da konuya ilişkin duyarlılığı vardır. Peki bu ‘Mavi Kapak’ nerden ortaya çıkmıştır? Bir üniversite öğrencisinin engelli bir çocuğa tekerlekli sandalye edinmesini sağlamak istemesiyle başlayan ve ilerleyen aşamalarda bu durumu yaşayan birçok engelli bireyin toplumda mağdur olduğunu ve daha çok kişiye ulaşabilmek mantığıyla başlatılan bir projedir. Bu proje kapsamında hem geri dönüşüme olan bilinci arttırma hem de toplumda engellerinden dolayı birçok kısıtlamayla karşılaşan engelli bireylere yardımcı olmayı amaçlayan gönüllülük hareketi başlamıştır. Bu konu ülkemizde artık öyle bir noktaya gelmiştir ki; 10 kişiden 7’sinin konuya ilişkin bilgisi vardır. Bundan nasıl bu kadar emin oluyorsunuz diye sorarsanız geçen hafta gözlemlediğim bir olayı anlatayım. Arka bir sokakta yürürken orta yaşlı bir kadınının yerden eğilip plastik pet şişeyi almasını önce çevre kirliliğini engelleme amacıyla yapmış olduğunu sanmış olsam da kadının şişeyi değil de kapağı alarak şişeyi tekrar bulduğu yere bırakması beni hem güldürdü hem de bu yazıyı yazmaya yönlendirdi. Kendisine göre ‘Mavi Kapak’ projesine katılmak için etrafından kapak topluyor ama neden topluyor? Çünkü engelli vatandaşlar için tekerlekli sandalye sağlanacak. Toplum olarak iyi şeyler yapmak istiyoruz, halkımızı bilinçlendirmek istiyoruz, çevre sorunlarına duyarlı olmasını istiyoruz ama bu konuda ne kadar başarılıyız? Bir pet şişenin kapağını toplamak için bu kadar uğraşıyoruz da bir diğer plastik materyalin doğada kaç yıl geçtikten sonra toprağa karışacağı bilincini vermek belki de asıl mesele.

1 Nisan 2012 Pazar

VOLKSWAGEN CEO'SUNUN RAKİP MARKA İNCELEMESİ


Markaların üretim aşamasında birbirlerinden ilham aldıklarını bir çok kez bilmekte, piyasadaki ürünlerden görebilmekteyiz.Buna örnek olarak 64.cü Frankurt otomobil fuarında VW Grup CEO'su Martin Winterkorn fuarın en önemli modellerinden biri olan Hyundai i30'u mercek altına alarak kameraların habersiz dikkatle ürünü incelediğini ve bu yeni teknoloji karşısında oldukça şaşırdığını görüyoruz.Hatta bu gözlem video sonuna doğru metre ile ölçüm yapmaya kadar gitmiş durumda.

29 Mart 2012 Perşembe

İster ye , İste kullan !

Geçenlerde bir arkadaşımın yenilebilir yemek kitabının yapıldığını söylemesi üzerine merak edip konuyu araştırmaya karar verdim ve google tahminleyici sayesinde konuya gelebilmek bir hayli zaman aldı.Çünkü üreticilerin yaratıcılıkta sınır tanımadıklarını gördüm piyasada yenilebilir iç çamaşırı bile mevcutmuş :) yazıyı yazarken aklıma anasınıfında çubuk makarnalardan yaptığımız kolyeler geldi.Sizde bu konuda konsepte uygun ürünler görüp yazarsanız sevinirim
şimdi yemek kitabından bahsedeceğim.İç çamaşırını merak edenler için ise fotoğrafı ekledim.

Yemek ve sanat kitapları konusunda uzmanlaşan Gerstenberg Yayınevi için tasarlanan bu benzersiz eser, sınırlı sayıda hazırlandı.
 “Gerçek Yemek Kitabı” adı verilen pişirilebilir ve yenilebilir yemek kitabı, yüzde 100 taze makarna hamurundan oluşuyor.
 Kitabın hamurdan yapılma "sayfaları" üzerinde lazanya tarifi yazıyor. Yani hem malzemesi hem tarifi bir arada aynı pakette.



23 Mart 2012 Cuma

22 Mart 2012 Perşembe

16 Mart 2012 Cuma

https://apps.facebook.com/temsilcim/profile/21928
Linke tıkladıktan sonra uygulamaya izin verden sonra destek ver e tıklarsanız sevinirim.Arkadaşlar vaktinizi almayacak oy verin lütfen !

Bir çocuk gibi "Cesur Ol!"

Girişimcilik üzerine güzel bir paylaşım.Tavsiye ederim.

2011' in en iyi 10 filmi

 Sinema eleştirmenlerinden oluşan ntvmsnbc sinema jürisi en iyi 10 filmi okurları için seçti.Film fragmanlarının eklenmesi ile güzel bir paylaşım olmuş linkden bakabilirsiniz.
http://www.ntvmsnbc.com/id/25308427/

12 Mart 2012 Pazartesi

Kısa Film Üzerine Söyleşi

Girişimcilik ve İşletmecilik kulübünün düzenlemiş olduğu Türkiye’de Kısa Film ve Kısa Filmcilik’ konulu söyleşide Ömer Sami Sevimli yer aldı.Kısa film hakkında oldukça doyurucu geçen etkinlikte gösterilen kısa film örnekleriyle de konu zenginleştirildi.Kısa filmin 20 dk'nın altında olması gerektiği , kısa film ile kısa video arasında ince bir çizginin olduğu ,başarılı filmlerde yaratıcılıkla beraber hayata dair izleyiciye verilecek elektriğin öneminden bahsedildi.Katılım olarak işletme ve iktisat öğrencilerinin çoğunlukta olduğu etkinlikte sorular film maliyetleri ve  filmlerden gelir elde etme üzerineydi.Bu konuda Çorumlu Nesimi Yetik'in sadece bir kaset ve kalitesiz bir el kamerası ile çekerek Altın Ayı ödülü kazanan Annem Sinema Öğreniyor filmi bu konuyu özetler nitelikteydi.Cep telefonu kamerasıyla kısa film çekmenin de mümkün olduğuda belirtildi.Bu konuda İphone ile çekilmiş uzun metrajlı filmin olduğunuda öğrendim.Ayrıca kısa filmi uzun metrajlı filme geçiş için köprü olarak görmediğini kısa filmin başlı başına farklı bir sanat olduğunu belirtildi.
Gösterilen filmlerden İsveç yapımı  Tune for two izleyicilerden en çok beğenilen örnekti.

2.Örnek ise yukarıda değindiğim gibi Nesimi Yetik'in annesini karşısına alarak çektiği Annem Sinema Öğreniyor.




Diğer bir film ise ünlü oyuncu Ahmet Yıldız'ın kızıyla beraber oynarak destek verdiği Amerika'nın Irak İşgali konulu Papatya filmi.Linkte Ömer Sami Sevimli'nin Ülke tv programında yönetmen ve Ahmet Yıldız'ın konuk olduğu röportajın sonunda film yer almakta.

Bosna'da geçen bir dram üzerine.Gazeteci miyiz yoksa insan mı sorusu üzerine.

http://dai.ly/9vPgpc Bu linkdeki kısa filmin yönetmenliği ise  Cahit Çeçen tarafından gerçekleştirilmiş.

İktisatçı Şakaları

İktisatçılarla ilgili birçok fıkra duymuşsunuzdur.Bu yazıda daha önce duymadıklarıma da rastladım.
http://www.bumindogrusoz.com/m.aspx?id=138

Kahve Dünyası

Sektöre etkili bir çıkış ile başlayan Kahve Dünyası tadından sonra başarıları ile de konuşulmaya başlandı.Güçlü rakiplerine rağmen kendisine özel ürünlerde yoğunlaşmayı tercih ederek sıyrılmayı tercih etti.Türk kahveli drajeleri ise favorim arasında.“2010 İstanbul Avrupa Kültür Başkenti” projesi kapsamında ürettiği İstanbul 2010 Çikolatası Paketleri Uluslararası Ambalaj Tasarımı Yarışmasında  39 ülkeden 854 tasarımın katıldığı yarışmada yaratıcılık, fonksiyonellik ve tasarım kalitesi kriterleri ile “Pentawards”da Bronz Ödülü kazandı.
                  

11 Mart 2012 Pazar

Haber bültenlerinde artık görmeye alışık olduğumuz rekor denemeleri ile ilgili bu örnek gitar çalmam sebebiyle de oldukça ilgimi çekti.Gitar çalmanın ötesinde makinalaşmış bir örnek.














Stargate Stüdyoları


9 Mart 2012 Cuma

10 Yaratıcı QR Kod Kullanımı

QR code incelememde rastladığım bu güzel paylaşımı sizlerle paylaşmak istedim.
bknz: http://www.webrazzi.com/2012/01/31/10-yaratici-qr-kod/
Bank Asya 1. Lig’de Karşıyaka - Göztepe maçında ilginç bir olay yaşandu.Küfürlü pankart açmanın yasak olduğu maçlarda Karşıyakalı taraftar çözümü QR Code ile ifade ederek yaratıcı bir çözüm bulmuş , küfür ve kötü söz söylemeyi uygun bulmuyorum ancak çok yaratıcı bulduğumu da ifade etmeliyim :)
Karşıyaka taraftarlarının rakiplerine pankart açtığında bir anlam çıkaramayan Göztepeliler'den bazıları pankartı akıllı telefonlara okutarak küfürü keşfettiler.Bu haber sadece Türkiye gündemiyle kalmayıp ünlü İngiliz blogu offthepost’da yer aldı.“Liverpool ve Manchester United taraftarları bunu notlarınız arasına alın. Orjinalliğe tam not” yorumu yapıldı.
kaynak: http://www.offthepost.info/blog/2012/01/turkish-fans-send-abuse-via-qr-code-banner/

Hitit Üniversitesi İnternet ve Linux Etkinliği

Linux yazılımının irdelendiği konferansta İnternet Teknolojileri Derneği Başkanı Doç. Dr. Mustafa Akgül ve Linux Kullanıcıları Derneği'nden katılan konuşmacılar yer aldığı etkinlikte Linux'un sembolü ile öğrendiğim bilgiyi sizlerle paylaşacağım.Linux'un sahibi Linus Torvalds bilişim sektörü üzerine katılmak için gittiği  Avustralya'da bir hayvanat bahçesinde gezinirken bir penguen tarafından ısırılmasıyla Linus'ta penguenlere karşı sempati oluşur.Linux'un kurulması sırasında ise bir logo arayışına girilir ve Linus'un penguen sempatisi logo arayışı için karar vermesinde büyük etkisi olur.Ayrıca dikkat ederseniz eğer penguenin mutlluluğun yansıması olarak gülümseme ifadesi vardır.Bu sembolün belirlenmesinden önce güç ve başarı sembolü olan hayvanların kullanılması önerilir kartal, piranha, köpek balığı gibi ancak penguende karar verilmiştir.

8 Mart 2012 Perşembe

Burn'den Çarpıcı Bir Çalışma

‘İçindeki kıvılcım nasıl kocaman bir ateşe dönüşür’ sorusunun cevabını vermişler.Çekimler Kartalkaya'da gerçekleştirilmiş.

Kapitalizmin Mülkiyet Hukuku


 Lemi’nin bahçesinden incirleri toplayan küçük Osman, annesine yaptığı işin doğruluğunu kendince mantıklı bir şekilde anlatıyor. “Ben Lemi’nin incirlerini çalmadım. Bu incirler ağaçta yetişiyor. Ağacın incirlerini aldım. Bu incirler Lemi’nin değil. Lemi’nin kafasından, kolundan çıkmıyor. Asıl Lemi hırsız, ağacın incirlerine el koyuyor.” deyince cevap alamıyor

PEMBERTON’UN ECZANESİNDEN DÜNYAYA AÇILMAK

Coca-cola nın kurumsal geçmişinin 100 yılı aşkın olduğunu hepimiz bir şekilde biliriz. Peki coca cola nın yaklaşık bir yüzyıldır süregelen bu başarısının ve pazardaki süreklililğinin sebebi nedir? Bu durumu irdelemek coca cola‘nın 2.5 litrelik şişesinin iç kısmındaki yazıya odaklandığımda gerçekleşti. Coca cola firmasının içeceğinin şişesinin yıllara göre geçirdiği değişimin anlatıldığı kronolojik bir içerik buldum. Ayrıntılarda gizlenen bu görsel unsurun merak etme içgüdülerimi tetiklediği anda bir çok kıvılcım zihnimde belirdi. Bir eczacı olan Dr. John Stith Pemberton bir gün keşfettiği bu ferahlatıcı içeceğin bir de sodalı versiyonunu yaparak müşterilere sundu.Sodalı versiyonun beğenilmesi ve pazarlama unsurlarının da katkısıyla günümüzde içecek sektöründe bir ekol haline gelmesini sağlamıştır. Ülkemizde bu ekol 1964 yılında işadamı Kadir Has tarafından piyasaya sürülmüştür. Türkiye sektöründe ne denli başarıya ulaşıldığını hepimiz net bir şekilde görebiliyoruz. Bu başarı o denli büyüktür ki içimizden biri olan Muhtar Kent Coca Cola bünyesinde CEO olarak görev almaktadır. Türk toplumunun kültürel anlamda benimsediği bu içeceğin iftar sofralarındaki yerini görsel anlamda reklamlar sayesinde çok iyi besleyen coca cola bu anlamda da başarılı olduğunu bir kez daha göstermiştir. Türk toplumunu için çok kutsal olan bu değer yargısının içinde bir firmanın yer alması ulaşılabilinecek son noktadır. Coca cola sadece basit bir içecek satmıyor, sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte gerçekleştirdiği sosyal sorumluluk projeleriyle de doğal hayatın korunmasında söz sahibi oluyor.Son olarak Coca Cola’nın Atlanta’da yer alan müzesinde, yıllardır saklanan sırrı bizzat Muhtar Kent tarafından yerleştirildi.

7 Mart 2012 Çarşamba

Pek çok kişi gibi ben de İkea’dan yuva kurma içgüdüsünün kölesi olmuştum Eğer akıllıca bir şey görürsem, örneğin yin-yang şeklinde küçük bir kahve masası, ona sahip olmalıydım.
 Tyler'ın sahip oldukların sonunda sana sahip oluyor.
Biz tüketiciyiz tutkulu bir yaşam tarzının yan ürünleriyiz dediği Fight Club'ın sahnelerinde adeta İkea'nın özetinin yapıldığını görürsünüz.Defalarca seyretmeme rağmen hala aynı heyecanla izlerim.Geçenlerde bu filmin ruhbilimsel çözümlemesini okuyarak film hakkında kaçırdığım detayları görmemi sağlayarak ,tekrar detaylı olarak düşünmemi sağladı.
Sizde bu linkden yazıyı okuyabilirsiniz: http://www.akademikbakis.org/25/18.pdf
Yıllardır endüstride rakiplerinden sıyrılmasını iyi bilen , ürünlerinin yapım aşamasında tasarıma büyük önem veren İsviçre merkezli hazır mobilya ve ev aksesuarları markası İkea alanında öncü rolü oynayarak mağaza sayısını hergeçen gün arttırmaya devam ediyor.IKEA’nın ürün alımında izlediği politika ise gerçekten çok önemli.IKEA Güney Doğu Asya’da çocuk işçilerin çalıştırıldığı üretim merkezlerinden ve çalışanlara sigorta imkânının verilmediği şirketlerden ürün satın almıyor. Böylece hem etik, hem de kültürel açıdan ayrım yapmadan sosyal sorumluluğunu çok kolay yerine getirmiş oluyor. Bu özellikleriyle rakiplerinin arasından sıyrılıyor.1943'te kurduğu marka'nın kurucusu IKEA'nın adı, adının ve soyadının ilk harflerine ilaveten büyüdüğü mülk ve köyün baş harflerinin bileşimi Ingvar Kamprad Elmtaryd Agunnaryd'dan gelmektedir.Ayrıca 86 yaşındaki Kamprad 40 milyar dolarlık servetiyle dünyanın en zengin 5. adamı.IKEA reklamları ise başka bir yazı hazırlanacak kadar güzeller.Aşağıdan bazı örnekleri izleyebilirsiniz.

                                       

6 Mart 2012 Salı

İktisatçılar İçin Civciv Hikayesi

"Bir civciv karşıdan karşıya geçerken, otomobil tarafından ezilmiş."


 Merkantilistler: Ülkenin zenginliğinde azalma oldu. Daha çok civciv ihraç etmeliyiz.

 Fizyokratlar: Doğal düzen düzenler. Toprağı bol olsun.

 Klasikler: Görünmez el düzenler. Kalan sağlar bizim.

 Neo-Klasikler: Diğer şeyler sabitken (ceteris paribus), civciv karşıya geçebilirdi.

 Keynesyenler: Üst geçit yapılmış olsaydı (devlet müdahalesi), civciv ezilmezdi. Uzun dönemde tüm civcivler   ölüdür.

 Monetaristler: Para cezaları gereğinden az olduğu için civciv ezilmiştir. (Yanlış uygulanan para politikası)

 Yeni Klasikler: Ezildiğini fark etmesiyle birlikte bir daha ezilmeyecektir. (Rasyonel beklentiler). Sadece
 öngörülmeyen (süpriz) otomobiler civcivleri ezecektir.

 Yeni Keynesyenler: Otomobilin hızlı gittiğinden (ahlaki tehlike) haberi olmayan (asimetrik bilgi) civciv,  karşıya geçmek istediği için (ters seçim) ezilmiştir. Hem öngörülen hem de öngörülmeyen otomobiller civcivleri ezecektir. Ama öngörülmeyen otomobiller, daha çok ezecektir.

 Arz Yanlı İktisatçılar: Civciv kaybını telafi etmek için vergiler düşürülüp, civciv üretimi teşvik edilmelidir.

 Post-Keynesyenler: Otomobilin geçeceği belirsiz olduğu için civciv ezilmiştir.

 Anayasal İktisat: Otomobillerin hızlı gitmesi anayasa ile engellenmelidir.

 Reel Konjonktür Teorileri: Otomobil icat edilmeseydi, civciv ezilmeyecekti. ...

4 Mart 2012 Pazar


Rotary Kulübünün organize ettiği ‘Toplum Liderleri Geliyor’ etkinliğinin İlk haftasına Baybars Altuntaş’ın satış pazarlama eğitimi için Ankara’ya gitmem sebebiyle katılamadım.Ancak Baybars Altuntaş’ın eğitimine katılarak ne kadar doğru bir karar verdiğimi de anlamış oldum.Girişimcilik üzerine sohbet etmek ve kitabımı imzalatmak da ayrıca güzeldi.Toplamda 4 hafta süren eğitimler cumartesi günleri yapılmakta ve dün 2. haftasında olan eğitime katılarak birbirinden değerli konuşmacıları dinleme fırsatı buldum.Konuşmalar esnasında mülakat teknikleri , cv hazırlama gibi konularda aldığım notlardan bazılarını sizlerle paylaşmak istedim.Bu konular hakkında bir çok doküman , kitap okumuş olabilirsiniz ancak bu paylaşım sayedesinde bildiklerinizi tekrarlayabilir, bilmediklerinizden yararlanabilirsiniz.3.sınıfta okuyan, bugünlerde iş arama portallarında cv doldurmakla meşgul olan ben Bilgeadam İK’larının sunumu sırasında cv’nin anlamını bilmediğimi ve bugüne kadar merak dahi etmemiş olduğumu fark ettim.CV curriculum vitae kelimelerinin kıslatmasıdır. Curriculum Latince koşu anlamına gelirken vitae ise hayat yarışı anlamındadır.

İş verenlerin başvuru havuzundaki adayları incelerken ayırdıkları süre ise 5-7 arasında değişmektedir

.Özgeçmişinize önyazı ile kariyer hedefinizi de ekleyebilirsiniz.

Diğer adaylar arasından sıyrılmanın bir yöntemini de öğrendim kariyer sitelerinde iş verenlerin karşısına ilk çıkan ilanlar en son güncelleme yapanların profiliymiş.

İş arama siteleri dışında özel istihdam arama ofislerinin ise tercih edilebilecek alternatifler arasında ve adaylardan herhangi bir ücret talep edilmemekte.Çünkü hizmet bedeli sadece iş verenler tarafından alımakta

Genellikle paylaşılan beden dili konusundaki şu istatistik ise etkileme açısından % 80 beden dili ,kelimeler ise %20  olarak ifade edilirken bir başka konuşmacı ise % 55 beden dili,% 7 görünüş  %38 kelimeler ve ses tonu olarak ifade etti.

Ayrıca beden dili konusunda birçok kitap bulunmakta ancak Ömer Tezcan'dan -Acar Zuhar Baltaş’ın -kitabının en iyi kaynak olduğunu da tavsiye olarak aldım.

Sunum sırasında söylenilen Konfüçyus’ün şu sözleri ise notlarım arasında;
Duyduğumu unuturum

Gördüğümü hatırlarım

Yaptığımı anlarım

Sunumda paylaşılan Çok Güzel Harekeler Bunlar’ın mülakat ile ilgili eğlenceli skecine de yer vermek istedim
.

3 Mart 2012 Cumartesi

Çocuk Gözüyle Süt'e Yaklaşım

Tüketim dünyasında özellikle de gıda sanayisi anlamında çocuklar sektörü besleyen önemli damarlardan biri. Reklam ve pazarlama unsurlarının çocuk algısındaki yadsınamaz yerini göz ardı etmeyen sektör, bu durumun avantajlarını sonuna kadar kullanıyor. Bunun en çarpıcı örneğini son zamanlarda medyadan takip ettiğim bir süt reklamı o kadar güzel yansıtıyor ki. Sek süt firması günlük süt üretiminde çoğu firmanın da yaptığı gibi uzun zamandır yarım litre ve bir litrelik formdaki bu ürünün satışını gerçekleştiriyordu. Fakat tüketim açısından kolaylığı arttırmaya yönelik şekilde planladıkları 200 ml lik ambalaj fikri, firma için pazarlama ve satış anlamında oldukça cazip geldi. Firma tüketici anlamında büyük bir kitle olan çocuklar için, ürünün reklamlaştırma ve tanıtım aşamasında süt kutusunun ambalajında değişime gitme kararı almış. Ve ortaya şu ilginç fikir çıkmış. Her süt kutusu üzerine etiket mantığında olduğu gibi bir kişiselleştirme ve etikette ismi yazan çocuğun kendi sütünü içme fikri. Çocukların algı dünyasında reklamların yeri oldukça güçlü. Bu durumun avantajlarını kullanan üretici firma doğru ürün ile bu pazardaki yerini daima sağlam tutacaktır.

2 Mart 2012 Cuma

İnternet Girişimciliği ile ilgili 10 film

E-tohum tarafından belirlenen yeni ekonomiyle ilgili bilgi ve iş fikri sahibi olan girişimcilerin izlemeleri gereken 10 film...

• Umudunu Kaybetme (The Pursuit of Happiness) : Bu film Christopher Gardner adındaki bir röntgen cihazı satıcısının gerçek hayat hikâyesine dayanıyor. Alternatiflerinden 2 kat pahalı ve eski bir teknolojiye sahip bu cihazı adeta kendi üretmişçesine pazarlayan Gardner, karısı onu terk ettiğinde oğluyla baş başa kalıyor. Bu yetmezmiş gibi bir de üstüne Gardner ve oğlu evlerinden atılıyor, Gardner’ın banka hesapları ve kredi kartları kapatılıyor. Sonucunda ise baba-oğul sokakta yaşamaya mâhkum oluyor.
Bu ümitsiz durumda Gardner, büyük çaba sarf ederek borsacı olmak için bir iş fırsatı yakalıyor. Ancak bu işe kabul edilmesi için Gardner’ın 6 ay boyunca ücretsiz staj yapması ve seçilenler arasından sıyrılması gerekiyor. Bu zorlu günlerin ardından ise Christopher Gardner milyoner bir girişimci haline geliyor. Yaşanmış bir hayat hikâyesini anlatan bu film, zor zamanlar geçiren herkes için bir ilham kaynağı niteliği taşıyor.

• E-hayaller (E-dreams) : 90'lı yılların sonlarında Amerika’nın dört bir yanında dot.com fırtınası eserken Kore asıllı Amerikalı iki genç girişimci, Joseph Park ve Yong Kang yatırım bankacılığı yapmakla uğraşıyor. Daha sonra Park ve Kang atıştırmalık yiyecekleri, içecekleri ve video kasetleri 30 dakika gibi kısa bir sürede dağıtabilmek için kozmo.com’u kuruyorlar. 1998’de mobilyasız, boş bir depoda başlattıkları işi daha sonra büyüten iki arkadaş bisikletli dağıtıcılarını, internet sitelerini ve iş modellerini tüm şehirlere başarılı şekilde yaymaya başlıyorlar. 10 kişilik küçük bir şirketten 3.000 kişiyi istihdam eden ve 11 şehirde hizmet veren dev bir şirkete dönüşmeyi başaran girişimciler, o güne kadar eşi görülmemiş bir büyümeye imza atıyorlar. 250 milyon dolardan fazla bir sermayeye ulaşan ortaklar bu başarılarıyla Starbucks ve Amazon.com’un da ilgisini çekiyorlar.
2000 yılının nisan ayından sonra ise kahramanlarımız zor günler geçirmeye başlıyor. Dot.com balonu patladığında diğer internet şirketleri gibi onlar da ellerinde büyük ve kârsız bir şirket buluyorlar. Operasyonları tehlikeye giriyor, kavuniçi kıyafetli bisikletli dağıtıcıları işsiz kalıyor. E-Dreams, dot.com çılgınlığı yıllarındaki birçok şirketin başından geçenleri anlatan ve kaçırılmaması gereken bir belgesel niteliği taşıyor.

• Startup.com: Bu belgesel iki genç girişimcinin Kaleil Isaza Tuzman ve Tom Herman’ın 1998–2000 yılları arasında Amerika’daki devlet dairelerinin sözleşme ve satın alma departmanlarında kullanılacak bir yazılım üretmek üzere kurulan govworks.com’u konu alıyor. 1998'de Public Data Systems olarak kurulan şirket, internetin patladığı yıllarda kendisini internet portalı olarak değiştirmeye çalışıyor. 2001 yılının ocak ayında ise şirket, kurucuları tarafından First Data Corporation’a satılıyor. Ancak bu satış büyük bir zararla sonuçlanıyor ve girişimcilerin hayatta oldukları 3 yıl boyunca 60 milyon dolar harcadıkları tahmin ediliyor.
Yapımcılığını Jehane Noujaim ve Chris Hegedus’un üstlendiği bu film Kaleil Isaza Tuzman’ın Harvard Üniversitesi’nden sınıf arkadaşı olan Noujaim’in, Goldman Sachs’daki işinden ayrıldıktan sonra govWorks’u filme almaya başlamasıyla ortaya çıkıyor. Filmin çekilmesinden sonra ise Tom Herman ve Kaleil Isaza Tuzman Recognition Group ve JumpTV.com’da çalıştılar.

• Tesadüfi İmparatorlukların Yükselişi (The Triumph of the Nerds: The Rise of Accidental Empires) : Bu belgeselin tüm senaryosunu internetten okuma imkânı bulunuyor. 1996 yapımlı belgesel kronolojik olarak kişisel bilgisayarların, bir başka deyişle 1970'lerden başlayarak Altair 8800, Apple I, Apple II ve VisiCalc’in yükselişini, sonrasında da IBM PC ve Apple Macintosh devriminin 1980’lerdeki ve 1990'ların ortasına kadar olan gelişiminin hikâyesini anlatıyor.
Apple’in kurucusu Steve Jobs ve Microsoft’un kurucusu Bill Gates’le yapılan röportajların yer aldığı belgesel, bu alanda yapılmış önemli filmlerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Filmin yazarı Robert X. Cringely’in, internet balonun patlamasından önce yani 1998'de çektiği ‘İnek Öğrenciler 2.0.1: İnternetin Kısa Tarihçesi’ adlı bir belgesel filmi daha bulunuyor. Önemli kişilerle röportajları içeren bu ikinci belgeselin mutlaka izlenmesi gerekiyor.

• Silikon Vadisi’nin Korsanları (Pirates of Silicon Valley) : 1999 yapımı olan bu film Paul Freiberger’ın ‘Vadide Ateş: Kişisel Bilgisayarların Yapılışı’ (Fire in the Valley: The Making of The Personal Computer) adlı kitabından uyarlanmış bulunuyor. Televizyon için yapılmış olan bu yarı belgesel kişisel bilgisayarların yükselişi sırasında Apple ve Micrososft arasındaki rekabeti konu alıyor. İki şirketin kuruluş aşamasındaki günlerini biyografik olarak ele alan film iki şirketi kurucularının bakış açılarını ve operasyonlarını kıyaslıyor.

• Hacking’in Gizli Tarihi : Bir Discovery Channel Belgeseli (Secret History of Hacking: Full Discovery Channel Documentary) :
Bilgisayar korsanlarının bilinmeyen tarihi bu film ile gün yüzüne çıkıyor. Hacker’lar veya bilgisayar korsanları bilgi teknolojisi (BT) sistemlerine para veya politik casusluk için dolambaçlı yollardan zekice giren suçlular olarak biliniyor. Geçmiş tüm haber ve gazeteler okunduğunda da bu görüşü destekleyen birçok yazıya rastlanıyor. Ancak sanılanın aksine gerçekler çok farklı olabiliyor. Bu belgesel Amerika’yı yöneten şirketlere karşı çıkan bir kültürün bilinmeyen hikâyesini anlatıyor.

• İşletim Sitemi Devrimi (Revolution OS) : 2001 yapımı olan ve J. T. S. Moore tarafından yönetilen bu belgesel filmde GNU, Linux, açık kaynak ve bedava yazılımın son 20 yıllık tarihçesi inceleniyor. Filmde ayrıca birçok girişimci ve internet dünyasının önde gelen isimleriyle yapılmış röportajlar da yer alıyor.

• Kod (The Code) : Finlandiya yapımı olan bu belgesel 2001'den bu yana yaşanan ve Linux’un gelişimi, dot.com yılları, internet şirketlerinin çöküşü, açık kaynak ve ücretsiz yazılım hareketinin gelişimi dönüm noktaları bulunan bir süreç anlatılıyor. Sektörde etkili insanlarla yapılan röportajlara da yer verilen bu film her ne kadar Finlandiya’daki bir televizyon için hazırlanmış olsa da İngilizce çekilmiş.

• Google Belgeseli: ‘Google nasıl çalışıyor? Ofisleri neye benziyor?’ diye merak edenlere hitap eden bu belgesel film, diğerlerinden farklı olarak arama sektörü liderine ait görüntüleri ve Google’ın çalışma koşullarını gösteriyor.

• Steve Jobs Stanford Commencement Speech 2005 : Tunç Kılınç‘ın Fikiratölyesi.com'da Türkçe’ye çevirdiği bu ünlü konuşma Türkçe altyazıyla izlenebiliyor. Steve Jobs’un gençlere “Aç kal, budala kal (Stay hungry. Stay foolish)” dediği bu konuşma “başarı ve tükenişi uç noktalarda yaşamış biri olarak gerekirse dünyanın sana sunduklarından vazgeç, hatta okula bile gitmeyebilirsin ancak asla maceracı ruhundan taviz verme” önerisinde bulunuyor. Girişimcilere yüreklerinin ve sezgilerinin sesini dinlemelerini, çünkü onların sahiplerini asla yanıltmayacaklarını tavsiye eden bu ünlü konuşma “Neyi sevdiğini bul. Aşık olacağın, büyük bir tutkuyla inanacağın işin sana zaten istediğin başarıları getirecek,” mesajını da veriyor.
kaynak: